ÇORUM-KARGI
EL ZANAATLARi
EL ZANAATLARI
İlçemizde 20-25 yıl öncesine kadar nalbantlık, saraçlık, demircilik, bakır ve kalaycılık, nakkaşlık gibi zanaatlarımız canlılığını koruyordu. O yıllarda modern tarım aletleri kullanılmaya başlanmamış; çift sürdüğümüz öküzler, yük taşıyan atlar, nalbantlar tarafından nallanır, yine yük taşıyan hayvanlar için semerciler tarafından semer ve palan yapılırdı.
Evler betonarme değil ahşaptı. Ahşap evlerde marangozlar kapı, pencere, tavan vb. bölümlerinde nakkaşlık zanaatlarını gösterirlerdi.
İlçemizde demircilik, nalbantlıkla birlikte yapılırdı. Sıcak demircilik; bahçe işlerinde kullanılan bel, çapa, kazma, kürek, tırmık, orak ve bunun gibi araçların yapımı; modern tarım aletleri ve demir doğramacılığının yaygınlaşması ile önemini kaybetmemiştir.
İlçemizde 80'li yıllara kadar bakır eşyaların kullanımı yaygındı. Buna paralel olarak da bakırcılık ve kalaycılık zanaatlarımız canlıydı. Son yıllarda çelik, cam ve porselen eşyaların kullanımının giderek artması bakırcılık ve kalaycılık zanaatlarımızın canlılığını yitirmesine sebep olmuştur.
NALBANTLIK
Öküz ve mandasını nallatacak kişi birkaç gün öncesinden nalbanttan randevu alır ve hayvanını nallatmaya götürürdü. İlçenin belli başlı yerlerinde (genellikle ekin pazarında, bir ağacın altında) nal çakma işi yapılırdı.
Ağacın sağlam bir dalına kalın sicim (urgan) takılır, nallanacak hayvana bel ipi atılır, bu hayvanları tek başına yıkmak mümkün olmadığından 3-5 kişi çağrılarak hayvan yere yıkılır.Yıkılan hayvan ayakları arasına boyunduruk ve ip geçirilerek ayakları bağlanır. Daha sonra ağaçtaki iplerle 25-30 cm. yukarı kaldırılır, ayaklardaki eski nallar alınarak sintreç ile tırnağın altı güzelce temizlenir. Temizlenen ayağa uğun nal seçilerek yerleştirilir ve nal çivisi ile çakılır. Çiviyle çakılan naldan artan ayak tırnakları, tırnak kesme pensesiyle kesilir ve törpü ile törpülenir. Diğer ayaklarda aynı işlemlerden geçirildikten sonra, ayakları ve boynuzları yanık yağ ile boyanır. Yorulan nalbant, hayvan sahibi ve hayvanı yıkan kişiler yorgunluklarını; hayvan sahibinin yaptırdığı saç etini (kirli saç) yiyerek çıkarırlardı.
SEMERCİLİK
Önce hayvanın semer ölçüsü alınır. Bu ölçü alımı kamış ile yapılır. Sonra yer mindere oturulup bismillah denir işe başlanır. Semerin iç elbisesi sayılan kısmı (telis) dikilir. Bağ bağ olan kamışlar bıçkıyla kesilip doğranır, dikilen kumaşın içine doldurulur. Böylece iç kısım işçiliği tamamlanır.
Sıra semerin ağaç işlerine gelir. Ağaç keserle çatal haline getirilir, semerin yapılan iç kısmı üzerine yerleştirilir. Sahtiyen ismi verilen deri semerin kütüğüne çuvaldız ile dikilir. Semerin iç kısmına hayvanın sırtını yumuşak tutup, yükte yara yapmaması için keçe dikilir. Semerin dış ve iç kısımlarında kalan diğer noksanlıklar tamamlandıktan sonra semer son defa gözden geçiriler. Semerin hayvanın sırtında durmasıiçin paldım ve kolon ekleri ilave edilir. Semer bitmiş halde vatandaşa teslim edilir.
Semer daha ziyade yük taşıma amacıyla kullanılır. Bu hayvanlara binmede ise semere göre daha kısa olan palan yaptırılarak kullanılır. Çünkü semere göre biniş daha rahattır.